Haber

Eski Amiral Cihat Yaycı’dan Komplo Teorisi: ABD’nin 2002 Binyıl Tatbikatını Hatırlatıyor Warn

Canımızdan endişe ediyoruz ve enkazın altından gelen bir ses bile bize güç veriyor. Ancak olaylara farklı bir açıdan bakanlar da var: Cihat Yaycı gibi. Eski bir asker olması açıklamalarının mantığını ortaya koyduğu için gelin bunlara birlikte göz atalım.

Şu anda 56 yaşında olan Cihat Yaycı, donanma lisesini bitirir ve sonraki eğitim hayatında asker olarak hayatını geçirir. Bununla birlikte, işletme ve mühendislik alanında yüksek lisans ve uluslararası ilişkiler alanında doktora derecesine sahiptir.

16 Mayıs 2020’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Tümamiral Cihat Yaycı, Genelkurmay Başkanlığı’na getirildi. Ancak Yaycı bunu bir namus sorunu olarak görür ve görevinden istifa eder. Halen Türk DEGS adlı bir strateji merkezinin başkanıdır.

Videoda da görebileceğiniz gibi Cihat Yaycı, ABD’nin bu depremi bir fırsat olarak görüp 2002’de düzenlediği Binyıl Tatbikatı senaryosuna uygun olarak Türkiye’yi işgal edebileceğinden endişe ediyor ve uyarıyor:

Ayrıca Yaycı, bize yardıma gelen yabancı vatandaşların da casus olabileceğini söylüyor:

Yaycı’nın bahsettiği Milenyum Tatbikatı’na gelince, aslında bu tatbikat 24 Temmuz-15 Ağustos 2002 tarihleri ​​arasında hem sanal hem de fiziki olarak gerçekleştirildi ve senaryosu şöyle:

Basra Körfezi’ndeki değerli su yollarını kontrol eden ve çılgın ama zeki bir diktatör tarafından yönetilen kızıl kuvvetler, bir kelime meselesidir. Bu kızıl kuvvetler, muadillerine göre nispeten zayıf, ancak yine de aktif silahlar var.

Kızıl Kuvvetler’e şu anda 80’lerinde olan Paul K. Van Riper başkanlık ediyor. Ve Riper, asimetrik bir savaş taktiği ile yüksek donanıma sahip olan işgalci Mavi Kuvvetlere karşı tatbikatı kazanır.

Ezan ile şifre göndermek, İkinci Dünya Savaşı’nda ışık sinyalleri göndermek, motorlu kuryelerle haber göndermek gibi ‘basit’ formüllerle Riper, Mavi Kuvvetler donanmasını savaşın ilk gününde batırır ve karşı tarafın asker zayiatı 20’dir. bin.

İlk günkü bu şok Pentagon için ağır; çünkü kendi ordusu kendi tatbikatında yenildi. Bu nedenle egzersize yeniden başlamaya karar verir. Riper ise bu durumu protesto eder ve tatbikatı terk eder.

Yeniden başlayan önceden hazırlanmış metne göre devam eden tatbikatı bu kez Mavi Kuvvetler kazanıyor. Ancak bu konu önümüzdeki günlerde ABD Kongresi’nde sık sık tartışılacak.

Şimdi burada sormamız gereken soru şu: Bu alıştırmanın bizimle bir ilgisi var mı? Aşağıda linklerini bulabileceğiniz dönemin gazetelerine baktığımızda Kızıl Kuvvetlerin genel olarak İran ve/veya Irak ile ilişkilendirildiğini görmekteyiz.

Tatbikatın temel amacı, ABD’nin soğuk savaş sonrası dünyada sıcak bir çatışmaya hazır olup olmadığı olarak görülebilir. Muhtemelen bu yazıyı okuyanlar bizi ‘saf’ olarak görecekler ama bu alıştırmada bir sarsıntıdan, 96 saatten veya başka bir şeyden bahseden yabancı bir kaynak yok. (Kaynak haber: 1, 2, 3, 4, 5)

Uzun lafın kısası, hayat mücadelesi verdiğimiz ve en ufak bir yardımın yüzlerce hayat kurtardığı bu günlerde “komplo teorilerimizi” bir kenara bırakmak daha mantıklı görünüyor. Biz güçlü bir ülkeysek aslında bu tür oyunlara karşı uyanık olduğumuzu varsayıyoruz.

Üstelik ‘Hepimiz Türk’üz’ diyen bir Yunan medyası varken elinde hiçbir veri olmadan o insanları casuslukla suçlamak biraz zalimce değil mi? Elbette bize yardım edilmesini istemeyen Ermeni, Rum ya da PKK’lı teröristler olabilir ama şu anda odaklanmamız gereken bu mu? Ne dersiniz?

Bu arada Onay.org’un konuyla ilgili yazısını buradan okuyabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu